Dinlerarası diyalogun
mimarlarına göre diyalogun bir raco-nu da "Benim dinim son dindir" inancından
vazgeçmektir |
A.Rıza BAYZAN
Dinlerarası diyalogun mimarlarına göre diyalogun bir raconu da "Benim dinim son
dindir" inancından vazgeçmektir"İbrahimi Din ve Dinlerarası Diyalog" 28
Aralık 1999 Salıp rojelerinin teorisyenlerinden birisi Prof. Dr. W. M. Watt'tır.
Watt'ın Modern Dünyada İslam Vahyi (çev. Mehmet S. Aydın, Ankara-1982, Hülbe
yayınları) özellikle bu projenin bir ürünüdür. Hıristiyanların meseleye
yaklaşımını açık seçik bir şekilde ortaya koyan Watt'ın görüşlerini
sunacağız. Watt ezcümle şunları söylüyor
(X. Bölüm)
Watt'a göre modern bilim ve teknoloji sayesinde dünya büyük ölçüde kültürel
birliğe ulaş(tırıl)mıştır. Artık sıra "dinlerin birleştirilmesi"ne
gelmiştir. Watt'a göre bunun için dinler evrensel projelerden vazgeçip sadece
bulundukları böl-gelerdeki hakimiytlerini pekiştirmelidirler: "Bununla beraber,
yine de ileriye doğru adım attıracak bir yol mevcuttur. Şöyle ki, bir kültür
alanının köklü bir birlik kazanmasını sağlayan din-kültür kaynaşması sürecinin
dünyü çapında ye-niden ortaya çıkması ihtimal dahilindedir. İlmi görüşün
dünyada yayılması ve kaynaşması sürecinin başlangıç noktasını teşkil eder. Her
dini kültür alanı, ilmi görüşle temasa geçtikçe diğer dini kültürlere fiilen
yaklaşmış ve bu yolla müte-canis bir dünya kültürüne doğru yavaş yavaş hareket
etmiş olacaktır. Böyle bir kültürde dinlerin objektif olarak karşılaştırılması
imkan dahiline girecektir. Fa-kat bu mütecanis kültürün gelişmesi esnasında
dinlerarası meseleler, belki de geniş ölçüde kendi çözümlerini kendileri
getireceklerdir. İnsan bir bakıma, "on-ları ortaya koydukları ürünlerle
bileceksin" (Matta'nın İncili, 7, 16) esasından hareket ederek şu anda bile
dinlerin bir mukayesesini yapabilir; fakat "ürünlerin" değerlendirilmesi,
değerlendirmede bulunan kişinin kültürel mazisinden etkile-necektir. Bununla beraber,
öyle görünüyor ki, önümüzdeki yıllarda dinleri kar-şılaştırmak isteyen bir
insanın gözünde bu "ürünler", esas itibariyle gelenekleş-miş tarz ve
düşünceleri, çağdaş şartlara uydurmak ve diğer dinlerde gerçekleş-miş tarz ve
düşünceleri çağdaş şartlara uydurmak ve diğer dinlerde gerçekleşti-rilmiş
değerleri alıp onları birleştirmek imkan ve kabiliyetine sahip olan şeyler
olacaktır.
Bu söylediklerimiz şöylece özetlenebilir: şu andan ve yakın bir gelecekte dinle-rin,
belli ölçüde, birbirinin "tamamlayıcısı" olduğunu ve olacağını kabul
etmek gerekiyor. Her din belli kültür alanında geçerlidir, onun ötesinde değil.
Hıristi-yanların, Müslümanların ve diğer dinlere mensup olanların, kendi
inançlarını yaymak için gösterdikleri faaliyetlere rağmen hiç bir din bütün
kültür alanların-da geçerli olduğunu henüz ortaya koyamamıştır. Öyle ise her din
özel bir kültür alanında geçerlidir; her din belli alanda insanların iyi bir hayat
sürmelerine im-kan vermektedir. O halde onlar birbirlerini tamamlamaktadır."
(s.158) Watt'a göre Dinlerarası ilişkileri düzenlemek için artık yeni bir
kavramımız var-dır: Diyalog : "Dinlerarasındaki münasebet konusunda da yeni bir
anlayış gün-deme gelmiştir ki, buna "diyalog" denmektedir. Fakat diyalog,
çok çeşitli şekil-lerde anlaşılmaktadır. Bazılarına göre, diyalog, sonunda bir
takım anlaşmaların olması gereken güçlü bir konferanstır. Bir kısmına göre ise
şu şekilde olmalıdır: bazı Hıristiyan ve İslam ilahiyatçıları bir takım
toplantılar yaparak önce itikada dair esaslarla ilgimi zıt görüşleri dikkate
almalı, daha sonra da bu esaslardan ba-zılarının doğru, bazılarının ise yanlış
olduğu hususunda anlaşmaya varmalıdırlar. Bazılarının diyalog anlayışında da
karşılıklı yardım, asgari derecede tutulmuştur. Mesela, İsviçreli bir yazar (Henri
Nussle) İslam'la Diyalog adlı eserini Müslü-manlara şu daveti yaparak
bağlamaktadır: 'Ey dinlerimizin akraba olduğunu ce-sâretle söyleyen (Müslüman)!
Senden şu düşünceye yer vermeni istiyoruz:Batı sana kültüründen, kapitalinden,
yaratıcı dehasından daha fazla bir şey verebilir. Sana bir Hayat Görüşü, meleküt
aleminden gelen bir görüşü; bir kelimede, bir isimde, yani İsa adında ifadesini
bulan sonsuz ümidi verebilir.!' Şimdi bu gerçek manada bir diyalog değildir. (s.163)
Watt'a göre diyalogun bir raconu da "Benim dinim son dindir" inancından
vaz-geçmektir: "Dinlerin karşılaştırılması, yani üstünlük ve aşağılık
açısından her-hangi bir değerlendirmeye gitme, objektif anlamda geçerli olmadığı
için gerçek diyalog anlayışı, bu çeşit karşılaştırmalardan vazgeçmeyi icab
ettirir. Bu, açıktan açığa yapılmayan karşılaştırmalar için de aynen
geçerlidir. Söz gelişi bir insan "benim dinim son dindir" derse bu olmaz;
çünkü buradaki "son" kelimesi diğer dinlerden üstün olma veya diğer
dinleri geçersiz kılma anlamlarına gelir. ... Ko-nuya çeşitli açılardan bakış
gösteriyor ki, başka dinlere mensup olanlar ile ger-çek bir diyalog kurulacaksa ve
gerçekten çevremizdeki dünya ile doğru dürüst ilgilenerek yaşayacaksak, bu son
savunma kalesini -bizim dinimiz diğerlerinkin-den daha üstündür inancını-
terketmemiz gerekir." (s.167)
|