HOCA EFENDİ'DEN PAPA'YA
MEKTUP |
Pek muhterem Papa cenapları,
Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların, dünyayı daha iyi
yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından
size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle
müşerref olmayı bahşettiğiniz için zat-ı alilerinize en derin kalbi
teşekkürlerimizi sunarız.
Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası
Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada
bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde
hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı
yardımlarımızı sunmak için size geldik.
İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan
Müslümanlardır. Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret, bu yanlış anlamanın
büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam'ın
asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkanını
bağrına basacaktır. Beşeriyet, çelişen görüşler ortaya koydukları gerekçesiyle,
zaman zaman bilim adına dini, din adına da bilimi inkar etmiştir. Bilginin tamamı
Allah'a aittir ve din Allah'tandır. O halde bu ikisi nasıl çelişebilir? İnsanlar
arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinlerarası diyaloga yönelik
ortak gayretlerimiz çok iş görebilir.
Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hıristiyan mezheplerinin liderleriyle
diyalog içinde olduk. Bu naçiz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek
isteriz. . Amacımız; bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve
anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle
sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu
şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler
gibi deyin, karşı durabiliriz.
Geçen yıl bazı ünlü uluslararası bilim adamlarının katıldığı
medeniyetlerarası barış ve diyalog konulu bir sempozyum düzenledik. Bu gayretin
başarısından aldığımız teşvikle bu tür etkinlikleri tekrarlamak istiyoruz.
Halihazırda üç büyük dinin bağlıları arasındaki bağları güçlendirmeye
yönelik olarak dinlerarası diyalog konusunda Vatikan'ın da temsil edileceğini ümit
ettiğimiz bir konferans düzenleme sürecinde bulunuyoruz.
Yeni fikirlerimiz varmış iddiasında bulunmuyoruz. Yine müsamahanıza
sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz
birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz. Hıristiyanlığın üçüncü bin yılına
girişi münasebetiyle yapılacak kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu'daki Antakya, Tarsus,
Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren birçok etkinlik
önermek istiyoruz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Demirel'in, cenaplarının ülkemizi
ziyaretine ve mezkur kutsal mekanları göstermeye davetini tekrarlamak için bir fırsat
addediyoruz. Anadolu halkı size misafirperverliğini göstermeyi ve şevkle selamlamayı
hararetle beklemektedir. Filistinli liderlerle diyalog kurmak suretiyle Kudüs'ü birlikte
ziyaret etmemize davetiye çıkarabiliriz. Bu ziyaret bu mübarek şehri Hıristiyanlar,
Yahudiler ve Müslümanların, hiçbir kısıtlama, hatta vize dahi olmaksınız
serbestçe ziyaret edebileceği uluslararası bir bölge olarak ilan etme gayretlerine
yönelik dev bir adım teşkil edebilir.
Üç büyük dinden liderlerin işbirliği ile ilki Washington DC'de olmak üzere muhtelif
dünya başkentlerinde bir konferanslar serisinin gerçekleştirilmesini teklif ediyoruz.
İkinci serinin zamanı için Hz. İsa'nın doğumunun 2000. yıldönümü ideal olabilir.
Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır. İnançlı genç
insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır.
Öğrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar
edilen Hazreti İbrahim'in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran'da bir
ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesi'ndeki programların
genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek şümullü bir
müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir.
Önerilen programlar, aşırı büyük işler gibi algılanabilir; ama bunlar
erişilmez değildir. Dünyada iki tip insan vardır. Bazıları kendilerini topluma
adapte etmeye çalışır. Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi
değerlerine adapte etmek ister. Toplum, bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insanlara
borçludur. Onları yarattığı için Rabb'e şükürler olsun.
( M. Fethullah Gülen/Rabb'in aciz kulu/9 Şubat 1998)
s
(Zaman gazetesi;10Şbt1998/Ayrıca bkz.Aksiyon dergisi)
|