HZ. OSMAN
ZAMANINDA İSTİNSAH EDİLEN (ÇOĞALTILAN) MUSHAFLAR ŞİMDİ NEREDEDİR? |
Prof. M.Tayyib Okiç,
şu bilgileri vermektedir:
"Hz. Osman tarafından muhtelif bölge merkezlerine gönderilen mushaflardan
üçü hakkında bilgi vermek mümkündür;
*Şam'a gönderilen mushaf: Yedinci ve sekizinci (Hicri) asırlarda
görülmüştür. Bu nüshayı bizzat gören sekizinci asrın meşhur alimi İbnu Kesir
(774/1373), bunun 518 hicri (1124) tarihlerine doğru Taberiyye şehrinden Dımaşk'a
(Şam'a) nakledildiğini söylemektedir (Tefsir-i İbnu Kesir Zeyli, s.15/Yaklaşık
700 yıl önce yaşamış, İbnu kesir (1301-1373)'in meşhur tefsiri bugün elimizde
olduğuna ve mevcut Kur'an'daki aynı ayetleri kelimesi kelimesine tefsir ettiği
bilindiğine göre demek ki; Kur'an bize kadar müteselsilen ulaşmıştır ve hiçbir
şüpheye asla mahal yoktur.)
Şibli Numani (1914), bu nüshanın Sultan II. Abdülhamid (1918)
zamanında bir yangın esnasında yandığını söylüyorsa da ez-Zencani ve Abdülvahab
Hamuda'ya göre; bunun evvelce Petersburg'da olup da şimdi İngiltere'ye
nakledilmiş bulunan nüshanın aynı olduğunu kuvvetle tahmin etmektedirler. Diğer
taraftan meşhur Türk mütefekkiri merhum Musa Carullah (1369/1949), merhum Ömer
Rıza Doğrul'a gönderdiği bir mektupta; evvelce Semerkant'ta iken sonradan Petersburg'a
nakledilen bu nüshanın, 1923'de Taşkent'teki Beylerbeyi Camiine kaldırıldığını
yazmaktadır.
*Medine'de 'el-Mescidü'n- Nebevi'de bulunan nüshanın ise, (654/1356)
tarihinde vuku bulan yangından kurtulduğunu es-Samhudi'den öğreniyoruz. Musa
Carullah'a göre; bu nüsha, orada bugüne kadar muhafaza edilmiştir. Osman
Keskioğlu, aynı mushafla ilgili olarak: "Musa Carullah Bilgi, 1930'da
Bolşeviklerin Rusyasından kaçtıktan sonra yakın ve uzak şarkta dolaşırken Kur'an
ve mushafa ait epeyce tahkikat yapmış, bunları Hindistan'da neşretmiştir.
Mezkur nüshanın Medine'de Ravza-i Mudahherada mahfuz bulunduğunu, Medine-i
Münevvere'de mücavirliği esnasında eseri orada gördüğünü söylemektedir"
(O.Keskioğlu, Kur'an Tefsiri,s.247 ) demektedir.
*Basra Mushafı, Şibli tarafından zikredilen bir rivayete göre; Kurtuba'ya,
oradan Portekiz'e ve daha sonra Fas'a getirilmiş ve burada uzun zaman
kalmıştır. Bu mushafın, şehadetine tegaddüm eden anlarda bizzat Hz.Osman
tarafından okunan nüsha olduğu ve hatta üzerinde kan lekeleri bulunduğu hakkında da
bazı rivayetler vardır. İbnu Batuta (779/1377)'nın ifadesine göre, bu kan
lekelerini havi nüsha, sekizinci asra kadar mevcut idi"
(İlahiyat Fak.Usul-ü Tefsir
Notları,s.51).
Bütün bu bilgilerden şu sonuca varıyoruz: Demek ki; Kur'an'ın derlenip
çoğaltılan ilk nüshaları, asırlar boyu titizlikle muhafaza edilmiş ve o nüshalara
uygun olarak milyonlarca çoğaltılıp dünyanın dört bir yanına yayılmıştır.
Sayıları her geçen yıl katlanarak artan ve milyonları bulan hafızlarca ezberlenmiş,
hem metin olarak hem de dilden dile/gönülden gönüle günümüze kadar gelmiş ve
ilanihaye aynı metodla devam edeceğine şüphe yoktur.
Bugün yeryüzünde baskısı bulunan milyonlarca Kur'an'ın tek bir harfine kadar aynı
olması, onun asla değiştirilemediği hakkında bize bir kanaat vermiyor mu? Böyle bir
sağlamlık ve yücelik, insanlık tarihi boyunca hiçbir kitaba nasip olmamıştır ve
olmayacaktır da!..
Ana Sayfa |