Bir Misyoner Ajan:
Humpher |
Prof.Dr. Haydar BAŞ
1710 yılında İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'nın emri ile Mısır, Irak, İran,
Hi-caz ve İstanbul'a ajan olarak gönderilen Humpher, hatıralarını bir kitapta
derle-miştir. Burada bizzat Humpher'ın ifade ettiği üzere Sömürgeler Bakanı'nın
yar-dımcısı kendisine bakanlık tarafından yayınlanan ve kendi casuslarına
dağıtılan bir kitap vermiş ve burada Müslümanların güçlü ve zayıf yönleri
belirlenmiş, güçlü noktaların nasıl zayıflatılacağı ve zayıf noktalardan nasıl
yararlanılacağı ayrıntılarıyla ortaya konmuştur.
1. Sünni ve Şii Müslümanlar arasında birbirine karşı kötümserlik
ve suizan duyguları icat ederek mezhebî ihtilafları körüklemek. Her grup adına
diğerine karşı töhmetli ve ihanetli konuları yaygınlaştırmak. Bu tefrika ve nifak
için ya-rarlı olacak planların uygulanmasında büyük meblağlarda para sarf etmekten
çe-kinmemek.
2. Müslümanların cehalet ve bilgisizliğini korumak, her türlü
eğitim ve öğ-retim merkezlerinin kurulmasını önlemek. Büyük din âlimleri ve
müctehidler aleyhine ithamlarda bulunmak.
Buradan anlaşılacağı üzere din âlimlerine ve müctehidlere dil uzatmak, ifti-ra
atmak faaliyetlerinin temeli 200 yıl öncesine kadar inmektedir ve misyoner
teşkilatlarının ortaya attığı bir oyundan başka bir şey değildir.
3. Tembelliği teşvik etmek, çalışkanlığa mâni olmak. Ölümden
sonraki ha-yatı anlatarak, cennetten rengarenk görüntüleri halkın gözünde
canlandırarak bu dünya hayatı için çaba sarf etmelerini önlemek. Sonuçta halkın
geçimini temin etmek için çalışmasını sağlamak.
4. 'Sultan yeryüzünde Allah'ın gölgesidir' gibi hadislerden
yararlanılarak zorba, zalim ve kendini düşünen padişah ve hükümdarların
hakkaniyetini ispat etmek. Veya Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Emevi ve
Abbasi halifelerinin zorla kılıç zoruyla hükümdarlığı ele geçirdiklerini,
kılıcın mukadde-ratlarına hâkim olduğunu veya Sakife toplantısının Hz. Ömer'in
öncülüğünde yapıldığı konularını gündemde tutmak. Ve bu konuda bir takım
eleştirilerde bu-lunmak. Hz. Ömer'in Hz. Ali taraftarlarının ve eşi Hz. Fatıma'nın
evini yakarak tehditte bulunduğu iddialarını yaygınlaştırmak. Yine Hz. Ömer'in
görünürde Hz. Ebubekir'in vasiyeti ile ama aslında muhaliflerin tehdidi ile halife
olduğunu Hz. Osman'ın halife olması için Hz. Ali'ye karşı yapmacık bir şûra
toplandığını ve bu yüzden Hz. Osman'ın öldürülmesine kadar varan ayaklanmaların
çıktığını sürekli halka anlatmak. Ancak daha sonra Hz. Ali'nin halife olabildiği,
ondan sonra Hz. Muaviye'nin bile ve zorla halifelik makamını ele geçirdiğini ondan
sonrakilerin de Ebu Müslim ayaklanması ve Beni Abbas hilafetinin kuruluşuna kadar
kılıç zoruyla halife oldukları, İslam halifelerinden Osmanlı hükümdarları
dönemine kadar hepsinin zalim olduğu, İslamî düzende diktatörlük hükümetinin
yerleşik kazandığı iddiaları sürekli propaganda edilmelidir.
5. Seyahat özgürlüğü ortadan kaldırılmalı, şehir merkezlerinde
ve köylerde fitne arttırılmalı, kötüler ve kötülükler korunmalı, suçluların,
fitnecilerin, silahlı soyguncuların cezalandırılmaları önlenmeli, yol kesiciliğe,
çapulculuğa teşvik edilmeli ve bütün bunları yapan adamlara silah ve para
dağıtılmalı.
6. Müslümanların ırkçı ve milliyetçi duyguları kamçılanarak
eski kültür, dil ve tarihe sıkı sıkıya bağlı olmalarına neden olan düşünceleri
ortadan kaldırılma-lıdır. Mesela Mısır'da Firavunluğu gündemde tutmak, İran'da
Zerdüştlüğü can-landırmak ve Mezopotamya bölgesinde putperestliği yeniden gündeme
getirmek gibi.
7. İçki, kumar, fesat ve fuhşu yaymak, domuz eti kullanmayı teşvik
etmek. Bu tür faaliyetlerde Yahudi, Hıristiyan, Zerdüşt gibi azınlıklar
birbirleriyle iş-birliği yapmalıdırlar. Sömürgeler Bakanlığı bu çalışmaların
karşılığında hediye ve ikramiyeler verecektir. Bu yolda hiçbir çabayı
esirgemeyecektir. Dolayısıyla içki, kumar, fuhuş ve domuz eti yeme gibi dörtlü
fesadı her şeyden fazla yaya-cak kişiler hazırlanmalıdır. İslam ülkelerinde olan
İngiliz memurları her vesileyi kullanarak, para vererek, hediye vererek gizli veya
açık bu fesatların yayılması-na çalışmalıdırlar. Ve bu işlerde çalışanlar
her türlü zarar ve tehlikeden korun-malıdırlar. Diğer taraftan Müslümanları,
İslam ahkâmını ayaklar altına alma, Allah'ın emrettiklerine ve nehyettiklerine
uymama noktasında teşvik etmelidir-ler. Zira İslam ahkâmına uymamaları toplumda
düzensizlik ve karışıklık yarata-caktır. Örneğin ribâ (faizcilik). Kur'an'da
şiddetle kınanmış, haram alış-verişin yaygınlık kazanmasına çalışılmalı ve
böylece birbirlerinden kopuk ekonomi da-ha da dağıtılmalıdır. Ribâ konusundaki
ayetler yanlış tefsir edilmelidir. Şu ilke de unutulmamalıdır ki; Kur'an'ın bir
emrini dinlememek diğerlerini de dinle-memeye ve hiçe saymaya zemin oluşturacaktır.
8. Din âlimleri ile halk arasındaki karşılıklı saygı ve dostâne
ilişkiler bo-zulmalıdır. Bu görevi hiçbir İngiliz memuru unutmamalıdır. Bu yolda
iki iş ya-pılmalıdır:
a. Din âlimlerine iftira etmek.
b. Din âlimleri arasına, Sömürgeler Bakanlığı memurlarını din âlimi kisvesi
altında yerleştirmek.
Bu sözde âlimleri özellikle El-Ezher Üniversitesi'ne, İstanbul'daki ilmî ve dinî
merkezlere, Necef ve Kerbela'daki ilim merkezlerine yerleştirmek gerekir. Halk ile
âlimlerin arasındaki ilişkiyi bozmanın bir yolu da yeni okullar açarak Sömürgeler
Bakanlığı'nın amaçları doğrultusunda çocuk yetiştirmektir. Bu o-kullarda bizden
ücret alan öğretmenlerden yaralanılmalıdır. Bugünkü bilimin yanı sıra Osmanlı
halifesi ve din âlimlerinden nefret etmeyi, onlara karşı düş-manlık yapmayı da
öğretmelidirler. Halifenin zulümlerini, kötü ahlakını, halkın malını şehvet ve
fesada nasıl harcadığını, Peygambere en ufak benzerliklerinin bulunmadığını
öğrencilerine açıklamalıdırlar.
9. Sadece Şiilerin inancı olan kafirlerin necis olduğu düşüncesi
Müslüman-ların zihninden çıkarılması gereken meselelerdendir. Kur'an ve hadislerden
de-liller zikrederek gayrimüslimlerin temiz olduğu ispat edilmeye gayret edilmeli-dir.
"Ehl-i Kitabın yediği size helaldir. Sizin yediğiniz de onlara helaldir. Ve si-ze
mümin temiz kadınlar ve Ehl-i Kitap (Yahudi ve Hıristiyanlar) temiz kadınlar
helaldir" ayeti gibi ayetlerden yararlanılmalıdır.
10. Müslümanları şuna inandırmak gerekir ki; Peygamberin dinden
maksadı yalnız İslam dini değildir. Kur'an'da da zikredildiği gibi Yahudi,
Hıristiyan ve diğer dinlerin takipçileri de Müslüman'dır. Kuran'da Hz. Yusuf'un
Allah'tan Müslüman olarak ölmek istediği kaydedilmektedir. Nitekim İbrahim ve İsmail
peygamberler: "Allah'ım bizi Müslümanlardan, ailemizi İslam ümmetinden
kıl" diye dilekte bulunmaktadırlar. Yakup Peygamber oğullarına: "Müslüman
olma-dan ölmeyin" buyuruyor.
11. Diğer önemli bir husus da kilise yapılması için zemin
oluşturmaktır. Kur'an'dan, hadislerden ve İslam tarihinden örnekler göstererek
Müslümanlara Ehl-i Kitabın ibadet yerlerine saygı gösterilmesi gerektiği
anlatılmalıdır.
12. İslam Peygamberlerinden Yahudi dinini inkar eden hadisler
naklol-muştur. "Yahudileri Arap yarımadasından çıkarınız" veya "Arap
yarımadasına iki ayrı din sığmaz" gibi hadislerin doğruluğu üzerinde şüphe
uyandırmalıyız. Örneğin eğer bu tür hadisler doğru olsaydı Talha gibi bazı
sahabeler Yahudiler ile evlenmezdi veya Necran Hıristiyanları ile barış anlaşması
imzalamazdı.
13. Müslümanları ibadetlerinden alıkoymak ve şüphe uyandırmak
gerek-mektedir. Özellikle Allah'ın, kulların ibadetine ihtiyacı yoktur konusu
üzerinde ısrarla durulmalıdır. Haccı anlamsız göstererek, Müslümanları Mekke
yolculu-ğundan alıkoymak gerek. Aynı şekilde dinî toplantılar, taziye merasimleri
he-deflerimiz için tehlikelidir. Şiddetle önüne geçilmelidir. İmamlar ve din
büyük-lerine türbeler yapımı, yeni cami ve medrese inşâsı her ne şekilde olursa
olsun önlenmelidir.
14. Ailelere nüfuz edilerek baba-evlat ilişkileri (aile içi
ilişkiler) sömürü kültürünün etkisinde kalacak şekilde düzenlenerek artık
büyüklerin nasihatleri-nin dinlenmeyeceği derecede bozulmaya çalışılmalıdır. Bu
durumda biz, gençle-ri dinî inançların etki alanından çıkararak din âlimleri ile
ilişkilerine son verebi-liriz.
15. Müslüman kadınların tesettürden vazgeçmeleri için
olağanüstü bir çaba sarf etmeliyiz. Tarihî deliller ile kadının örtünmesinin Beni
Abbas döneminde başladığını İslam'da böyle bir şeyin bulunmadığını iddia
etmeliyiz. İlk İslam kadınları erkekler ile omuz omuza faaliyet gösteriyorlarmış.
Kadının örtünmesi geniş propagandalar ile ortadan kalkınca, ajanlarımız gençleri
gayri meşru cinsel ilişkilere teşvik etmeli ve bu şekilde İslam toplumlarında
fesadı yaymalıdırlar. Gayri-müslim kadınlar hicapsız olarak dolaşmalıdırlar ki
Müslüman kadınlar da onları taklit etsin.
16. İmamlara ve cemaate yönelik çeşitli ithamlarda bulunularak cemaat
namazlarının ortadan kalkmasına çalışılmalı, halkın ona yönelişi
azaltılmalıdır. Bu konuda özellikle cemaat imamının fâsıklığı üzerine
propagandalar yapılmalı, böylece halk ile imam arasında suizan ve düşmanlık
oluşacak ve ilişkiler kopa-caktır.
17. Sorunlardan biri de Müslümanların mübarek ve mukaddes yerleri
ziya-ret etmeleridir. Bu tür türbelere önem vermenin, süslemenin bidat ve şeriata
ay-kırı olduğunu peygamber döneminde bu teşrifatın bulunmadığını, ölülere
ibadet yapılmadığını delilleriyle beraber ispat etmeliyiz. Yavaş yavaş binaların
yıkıl-masıyla ve bu türbelerin izlerini ortadan kaldırarak halk bu ziyaretlerden
vaz-geçmelidir. Bu planı uygulamanın bir yolu da yerlerin asaleti hususunda kuşku
uyandırmaktır. Mesela Peygamber Mescid-i Nebi'de değil anasının mezarında metfundur
denilebilir. Ebubekir, Ömer, Bâki Kabristanı'nda medfundur, Os-man'ın mezarı belli
değildir. Ali'nin türbesi Basra'dadır. Necef'de Müslümanla-rın ziyaret ettiği kabir
Mugire b. Şube'ye aittir. İmam Hüseyin'in kafası Hannane Camii'nde gömülüdür,
nâşının gömüldüğü yer ise belli değildir. Kazımeyn'de İmam Musa Kazım ve
İmam Cevad değil iki Abbasi halifesi gö-mülüdür. Meşhed'deki ise İmam Rıza'nın
değil Harun Reşit'in mezarıdır. Samira'da da İmam Hâdi ve İmam Askerî değil
Abbasi halifeleri gömülüdür gibi iddialar ileri sürerek zihinleri allak bullak
etmeliyiz. Bâki Mezarlığı'nı yerle bir etmeye çalışmalı ve bu konuya önem
vermeliyiz. Diğer İslam ülkelerinde türbe-lerin de aynı şekilde harabeye
çevrilmesini sağlamalıyız.
18. Şiilerin Peygamber soyundan gelen ailelere gösterdikleri saygı ve
bağ-lılık onların Peygamberin soyundan olup olmadıkları hususunda kuşku
uyandı-rılarak ortadan kaldırılmalıdır. Bunu yapabilmek için bazı kişileri siyah
veya ye-şil sarık ile giyindirerek Peygamber soyundandır diye tanıtmalıyız. Böylece
on-ları tanıyan halk yavaş yavaş gerçek seyitlerin kimliği konusunda şüpheye
düşe-cek ve Peygamber evlatları hakkında suizana kapılacaktır. Diğer bir konu da
ha-kiki seyyit ve din âlimlerinin kafasından ammameyi (sarık) kaldırmaktır. Böyle-ce
hem peygamberlerin, hem de âlimlerin halk arasındaki saygınlığı ortadan
kal-kacaktır.
19. İmam Hüseyin'e mâtem tutulan merkezler veya medreseler ortadan
kaldırılmalı harabeye çevrilmelidir. Tüm gücümüzle halkın medreselere ve İ-mam
Hüseyin'e mâtem merasimlerine gitmesini önlemeye çalışmalıyız. Yavaş yavaş bu
işler de terkedilecektir. Bunun için de medrese yapımını, vaiz ve mer-siye
okuyanların şartlarını zorlaştırmalıyız.
20. Müslümanların zihinlerine, özgürce düşünme fikrini, niçin ve
nedenleri yerleştirmeliyiz. Herkes özgürce düşünebilir. İstediği her işi
yapabilir. İyiliklere sevk ve kötülüklerden alıkoymak vacip değildir. İslam
ahlakını yaymak gerek-mez. İranlıların meşhur bir sözü vardır: İsa kendi
dininde, Musa kendi dininde. Hiç kimse öldükten sonra diğerinin kabrine konulmaz.
Eğer iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak vâcip ise bunu padişahlar
yapmalı, normal bir insanın buna hakkı yoktur.
21. Nesli kontrol etmek gerekir. Erkeklerin birden fazla kadın
almalarına i-zin verilmemeli. Evlenme işleri mümkün olduğunca zorlaştırılmalı.
Örneğin hiç-bir Arap bir İranlı kadın ile ve bir İranlı erkek de bir Arap kadın
ile evlenmeme-lidir.
22. İslam öğretilerinin evrensel olduğu kesinlikle reddedilmeli,
İslam'ın as-lında genel anlamda bir hidayet dini olmadığı, bir kabile dini olduğu
vurgulan-malıdır.
23. Müslümanların elinde bulunan Kur'an'ın gerçek Kur'an olup
olmadığı yolunda şüpheler uyandırılarak eksik veya fazlalığı bulunan yeni
Kur'an'lar bastırıp halk arasında dağıtılmalı, şüphe ve kuşku
uyandırılmalıdır. Özellikle Yahudi ve Hıristiyanların aleyhine olan ve iyiliği
emredip kötülükten alıkoyan ayetler Kur'an'lardan çıkarılmalıdır. Böyle bir
Kur'an Türkçe, Farsça, Hintçe gibi çeşitli dillere tercüme edilip,
yayınlanmalıdır. Arap olmayan hükümetler, Kur'an, namaz, ezan gibi ibadetlerin
Arapça okunmaması hususunda kışkırtıl-malıdır. Diğer önemli bir konu da hadis ve
rivayetler hususunda şüphe uyandır-maktır. Hadislerde de Kur'an ayetleri gibi
tahrifatlar yapılmalıdır."
|